İsrail-İran gerilimi, bölgesel güvenliğin yeniden sorgulanmasına neden oldu. İsrail'in İran'a yönelik hava saldırıları ve İran'ın hipersonik balistik füze yanıtı, Türkiye'nin savunma sanayii stratejisini yeniden ele almasını gündeme getirdi. Savunma Sanayii Uzmanı Anıl Şahin ile yaptığımız görüşmede, Türkiye'nin balistik füze kapasitesinin durumunu ve geleceğini değerlendirdik.

Çoklu Savunma Kabiliyeti Zorunlu

Günümüz savaşlarında, birden fazla savunma sistemine sahip olmak hayati önem taşıyor. Şahin, hava ve füze savunma sistemleri, hassas güdümlü mühimmat ve balistik füzelerin bir arada bulunmasının gerekliliğini vurguluyor. İran örneğinde olduğu gibi, güçlü balistik füze kabiliyetine sahip olmak, ancak hava savunma sistemleri zayıfsa yeterli olmuyor. İsrail'in İran'ı rahatlıkla vurabilmesi, İran savunma stratejisinin yetersizliğini gösteriyor. Etkili bir savunma stratejisi; hassas güdümlü mühimmatla hedefleri vurma, balistik füzelerle rakibin savunma kalkanlarını delme ve güçlü bir entegre hava ve füze savunma sistemine sahip olmayı içeriyor.

Türkiye'nin Çok Yönlü Savunma Projeleri

Türkiye son on yılda savunma sanayisinde büyük atılımlar kaydetti. Ancak, birçok farklı projeyi aynı anda yürütmek, kaynakların etkili yönetimini gerektiriyor. Şahin, 5. nesil savaş uçağı, KIZILELMA ve ANKA-3 gibi insansız hava araçları, CENK, TAYFUN, KARA ATMACA, ÇAKIR, SOM, GEZGİN, ATMACA ve TOLUN gibi çeşitli mühimmat projelerinin yanı sıra, KORAL-2 ve ALP gibi radar ve elektronik harp sistemlerinin de aynı anda geliştirildiğini belirtiyor. Altay tankının seri üretimi, TF-2000 muhribi, milli uçak gemisi ve milli denizaltı projeleri de bu yoğun çalışmaları destekliyor. 30'dan fazla savaş gemisinin eş zamanlı inşası, kaynakların etkin bir şekilde yönetilmesinin zorluğunu ortaya koyuyor. Bu geniş çaplı projeler, bütçe ve insan gücü açısından büyük bir yük oluşturuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Açıklamaları ve Gelecek Projeler

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın orta ve uzun menzilli balistik füze stoklarının artırılması yönündeki açıklaması, Türkiye'nin bu alandaki stratejik hedeflerini vurguluyor. Bu açıklama, özellikle ROKETSAN'ın öncülüğünde CENK ve GEZGİN gibi uzun menzilli füze projelerinde hızlanma sinyali veriyor. BORA balistik füzesi zaten envanterde yer alırken, TAYFUN Türkiye'nin en uzun menzilli operasyonel balistik füzesi olarak öne çıkıyor. Hipersonik hızıyla hava savunma sistemlerini aşabilen TAYFUN, önemli bir caydırıcılık unsuru oluşturuyor. Ancak Şahin, CENK füzesinin bugüne kadarki en tehlikeli Türk balistik füzesi olacağını ve çalışmaların olumlu seyrettiğini belirtiyor. Ayrıca, kamuoyuna henüz açıklanmamış diğer kritik projelerde de hızlanma bekleniyor. Bu gelişmeler, Türkiye'nin balistik füze teknolojisindeki ilerlemesini ve bölgesel güç dengesini etkileyecek potansiyele sahip.

Yüksek Hassasiyetli Balistik Füzeler

Balistik füzelerin vuruş hassasiyeti, etkinliklerinin en önemli ölçütlerinden biridir. Şahin, İran füzelerinin yüksek hızına rağmen vuruş hassasiyetinin düşük olduğunu vurguluyor. Türkiye ise Roketsan'ın son Tayfun atışında gösterdiği santimetre hassasiyetiyle bu alanda önemli bir başarı elde etti. Türkiye'nin gelecekteki balistik füzelerinin de yüksek hız, manevra kabiliyeti ve hassas vuruş yeteneğine sahip olacağı öngörülüyor. Bu da Türkiye'nin savunma gücünü önemli ölçüde artıracak.